Search
Close this search box.

KREDİ ÇEKENE EV SATMAK CAİZ MİDİR?

Uşak'ta icradan 604 bin TL'lik ev satışı - UŞAK HABERLER

Soru: Kredi çeken birine evimi satmam caiz midir?

KISA FETVA

Bankadan kredi almak faizli bir muameleyi içerisinde barındırmasından dolayı haramdır. Evi satan kimsenin paranın nerden geldiğiyle alakalı bir sorumluluğu olmadığı gibi bunu araştırmakla da yükümlü değildir. Bayi, müşterinin, evi satın almak için kredi çektiğini kesin olarak biliyorsa evini o kişiye satmaması evlâ olmakla birlikte böyle bir satış işlemi caizdir.

 

DETAYLI FETVA

Allah Teala haksız kazancı haram kılmış, insanlar arasındaki muamelelerin düzen içinde gerçeklşemsi ve nizâ oluşmaması için karşılıklı rızaya dayalı alış-veriş akdi yoluyla ticaret yapılmasını emretmiştir.[1] Fukaha, bu emri sisteme dönüştürme noktasında büyük bir çaba harcamıştır. Bu yüzden insanlar arasındaki ticarî muameleleri fukahanın akdin meşruiyetine dair tespit ettiği esaslar çerçevesinde incelemek gerekir. Biz de mezkûr soruyu meşru olmayan akitlerin tanımı, hükmü ve akde konu olan malların taayyün edip etmemesi açısından değerlendirecek ve son olarak fasit akitle mülkiyete geçen maldan elde edilen kârın durumunu ele alacağız.

I. Meşru Olmayan Akitler

   Hanefi fukahası, meşrû olmayan akitleri batıl, fasit ve mekruh olmak üzere üç kısımda değerlendirmiştir.[2]

A. Batıl Akit ve Hükmü

Kuruluş şartlarında[3] eksiklik olan akde, batıl akit denir.[4] Batıl olarak kurulan bir akdin hukuken geçerliliği olmayıp taraflar fiili olarak bir mal elde etmiş olsalar da şer’î olarak o malı mülkiyetlerine geçirmiş olmazlar.[5] Böyle bir akitle elde ettikleri mal, kendilerine ait olmadığından üzerinde yapmış oldukları tasarruflar da geçerli değildir.[6] Örneğin bir kimse şartlarına uygun şekilde icap-kabul yapmaksızın bir araba satın alsa bu alış-veriş batıl olup müşterinin araba üzerindeki tasarrufları geçersizdir. Buna binaen müşteri satın aldığı arabayı başkasına satarsa mülkiyetinde olmayan bir şeyi satmış olacağından bu tasarrufu da geçersizdir.

 

B. Fasit Akit ve Hükmü

Fasit akit, kuruluş şartlarında problem olmayıp vasıflarında eksiklik olan akittir.[7] Bu akit, kabz(teslim alma) ve malda tasarrufta bulunma hallerinde sahih akdin doğurduğu sonuçları doğurur.[8] Ancak bu şekilde elde edilen mülk helal olmayan pis bir maldır.[9] Batıl akitle fasit akit arasındaki temel fark; batıl akit hiçbir surette mülkiyet ifade etmezken fasit akit mezkûr şartlar çerçevesinde mülkiyet ifade eder.[10]

II. Taayyün Edip Etmemesi Açısından Mallar

Mallar, işaret etmekle tayin edilebilmesi ve tayin edilememesi açısından iki kısma ayrılır. Para işaret etmekle tayin edilemezken ‘ayn’ olarak ifade edilen mallar işaret etmekle tayin edilmiş olur.[11] Mesela bir kimse yüz lira karşılığında kıyafet satın alsa paranın tayin edilememesinden dolayı bayiye gösterdiği yüz lirayı vermek zorunda olmayıp cebinde bulunan başka bir yüz lirayı verebilir. Ancak ayn olarak ifade edilen mallar tayin edilebilir olduğundan bayi, müşteriye gösterdiği elbiseden başka bir elbiseyi veremez.[12]

 

III. Fasit Akitle Mülkiyete Geçen Maldan Elde Edilen Kâr

Fasit akitle mülkiyete geçen maldan elde edilen kârın helal olup olmamasını değerlendiren fukaha, para gibi tayini kâbil olmayan maldan[13] elde edilen kârın helal olduğunu, ancak elbise gibi tayini kâbil olan maldan elde edilen kârın pis olduğunu, tasadduk edilmesinin vacip olduğunu ifade etmiştir. Örneğin bir kimse yüz bin lira karşılığında fasit bir akit ile satın aldığı arabayı kabzederse arabada mülkiyeti sabit olur. Lakin araba müşterinin mülkiyetine pis bir mal olarak geçer. Tayini kabul eden bir mal olması cihetiyle habaset bu arabada istikrar edip adeta onun bir vasfı olur. Satıcının mülkiyetine geçen para ise tayin kabul etmediğinden dolayı habaset paraya değil kişinin zimmetine taalluk eder.[14] Buna göre müşteri yüz bin liraya aldığı arabayı yüz elli bin liraya satarsa kâr etmiş olduğu elli bin liraya da habaset bulaşmış olacağından bunu tasadduk etmesi vaciptir. Ancak bayi arabaya karşılık aldığı yüz bin lira ile ticaret yapar ve kâr elde ederse bu kâr habis değil helal bir maldır.[15]

 

 

 

NETİCE

 Bir kimsenin banka ile faizli kredi çekmek üzere yaptığı akit fasit olup[16] iptali vaciptir.[17] Buna rağmen akit iptal edilmeyip teslim-tesellüm gerçekleşirse, bayinin para, müşterinin de mal (daire) üzerindeki mülkiyeti sabit olur. Ancak bu mülkiyet helal olmayan habis bir mülkiyettir. Para tayin kabul eden bir mal olmadığından habaset parada istikrar etmemiştir. Dolayısıyla bu mal ile elde edilen kar da habis değil, helaldir. Buna göre, bir kimsenin bu para ile satın almış olduğu evden istifade etmesi de haram değildir.

Ev sahibi ise kendi akdin şeriatın çizmiş olduğu kurallar çerçevesinde olmasıyla yükümlüdür. Bu yükümlülükleri yerine getirdiği takdirde karşı tarafın parayı elde ediş şeklinden sorumlu değildir. Satıcının kredi çeken biriyle ticaret yapmaması evlâ olmakla birlikte caizdir.

[1] Nisa/29.

[2] Abdülganî b. Tâlib el-Meydânî el-Guneymî, el-Lübâb fî Şerh’il-Kitâb (Dimeşk: Mektebetu Dâri’l-Fecr, 2016), 1/377.

Bazı fakihler, gayr-ı meşru akitleri; batıl, fasit ve mevkuf olmak üzere üç başlıkta incelemiştir. (Bkz. Fethu’l-Kadîr, 6:400). Konumuzla doğrudan alakalı olmadığı için mekruh akitleri burada ele almayacağız.

[3] Akdin kuruluş şartları; icab ve kabuldür. Bunlara; “ruknu’l-bey” denir. (Bkz. Tuhfetu’l-Fukaha, 3:33).

[4] Abdülganî b. Tâlib el-Meydânî el-Guneymî, el-Lübâb fî Şerh’il-Kitâb, 1/377.

[5] Bkz. Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 2012), 6/400.

[6] Bkz. Hocaeminefendizâde Ali Haydar Efendi, Dürerü’l-Hükkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm (İstanbul: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2020), 1/185; Abdulkerim Zeydan, el-Vecîz fi Şerhi’l-Kavâidi’l-Fıkhiyyei fi’ş-Şeriati’l-İslâmiyye (Beyrut: Müessesetü’r-Risaleti Naşirun, 2017), s.171.

[7] Abdülganî b. Tâlib el-Meydânî el-Guneymî, el-Lübâb fî Şerh’il-Kitâb, 1/377.

[8] Bkz. Burhanuddîn el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî (Karaçî: Mektebtu’l-Büşrâ, 2021), 3/94-95.

[9] Burhanuddîn el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, 3/98.

[10] Bkz. Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye, 6/401.

[11] Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye, 6/473.

[12] Bkz. Ekmeluddîn Muhammed b. Mahmud el-Bâbertî, el-İnâye Şerhu’l-Hidâye (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), 6/473.

[13] Sahih olan diğer bir rivayete göre fasit akitlerde para da tayin ile teayyün eder. Ancak iki sahih görüş arasından tercihe şayan olan paranın fasit akitte de tayin kabul etmemesidir. (Bkz. İbn Hümam, Fethu’l-Kadîr, C.6, S.474).

[14] Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye, 6/474.

[15] Bkz. Burhanuddîn el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, 3/98.

[16] Bzk. Alâuddîn Ebu Bekir b. Mes’ûd el-Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’ fi Tertîbi’ş-Şerâi’ (Beyrut, ts.), 5/257.

[17] Kemaluddîn Muhammed b. Abdi’l-Vâhid İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr ala’l-Hidâye, 6/401.

PAYLAŞ

Facebook
Twitter
Whatsapp
Telegram