Soru: Sol ayağı kalçadan itibaren ampute halinde olan ve namazlarını oturarak kılan bir kişinin eşine imamlık yapması caiz midir?
Kısa Fetva
Amputasyon gibi kıyamı engelleyen bir özürden dolayı namazı ayakta kılmaya güç yetiremeyen kişi, Hanefî gibi Şâfiî mezhebine göre de namazı oturarak eda eder. Şafiî mezhebine göre bu kişi, namazları rükû ve secdeleri yaparak veya îma ile kılması fark etmeksizin başkalarına imamlık yapabilir. Hanefi mezhebine göre ise bu kişinin oturarak da olsa namazın rükû ve secdelerini yapmaya güç yetirdiği sürece başkalarına imamlık yapması caizdir. Aksi halde sadece kendi gibi namazı îma ile kılanlara imamlık yapabilir.
Detaylı Fetva
Özründen dolayı kıyamı yerine getiremeyen kişi, namazını rükû ve secdeleriyle birlikte oturarak eda eder.[1] Nitekim Allah Rasülü ﷺ, özrü sebebiyle namazı nasıl eda edeceğini soran sahabiye ”Namazı ayakta kılmaya güç yetiremediğin takdirde oturarak kıl. Namazı oturarak da kılmaya güç yetiremezsen yanın üzerine uzanıp îmâ ile kıl.”[2] buyurmuştur. Rükû ve secdeye de güç yetiremeyen özürlü kişi ise namazını oturduğu halde îmâ ile kılar.[3]
Hanefi mezhebine göre; namazı ayakta eda eden kimsenin, namazı îmâ ile kılana uyması caiz değildir;[4] Îmâ ile kılanın imameti ancak kendisi gibi îmâ ile kılan kimseler için caizdir.[5] Zira son meselede imam ve imama uyanın (muktedî) halleri eşittir.[6] Farz ve vacip namazları îmâ etmeden oturarak kılan kimsenin, namazı îmâ etmeden ayakta (kıyam halinde) eda eden kimselere imametinin sıhhati hususunda ise ihtilaf vardır.[7] Ebu Hanife (r.a) ve Ebu Yusuf’a (r.a) göre; namazı rükû ve secdeleri yaparak ayakta eda eden kişinin, namazı îmâ yapmaksızın oturarak kılana uyması caizdir.[8] Nitekim Peygamberimiz ﷺ vefatıyla sonuçlanan hastalığında, cemaate namazı oturarak kıldırmıştır.[9] İmam Muhammed’e (r.a) göre ise; kıyam hali oturmaktan daha kuvvetli olduğundan dolayı rükû ve secdesini yapıp oturarak namaz kılanın, namazını rükû ve secdesini yaparak ayakta eda edene imameti caiz değildir.[10] İmam Muhammed (r.a), Peygamberimiz’den ﷺ gelen ”Benden sonra hiç kimse oturarak imamlık yapmasın.” rivayetini esas alarak oturarak namaz kılanın ayaktakilere imamlık yapmasını Allah Rasûlü’ne ﷺ özel bir durum olarak değerlendirmiş, bu yüzden yukarıda zikredilen rivayetle amel etmemiştir.[11] Hanefî mezhebinde tercih edilen görüş ise Ebu Hanife’nin (r.a) ve Ebu Yusuf’un (r.a) görüşüdür.[12]
Şafî mezhebinde bir özürden dolayı namazı oturarak eda eden kişinin, namazı ayakta kılanlara imameti caiz olduğu gibi[13] îmâ ile namaz kılanın, namazı ayakta eda edenlere imameti de caizdir.[14]
Buna göre amputasyon gibi kıyamı engelleyen bir özürden dolayı namazı ayakta kılmaya güç yetiremeyen kişi, her iki mezhebe göre de namazı oturarak eda eder. Şafiî mezhebine göre bu kişi, namazları rükû ve secdeleri yaparak veya îma ile kılması fark etmeksizin başkalarına imamlık yapabilir. Hanefi mezhebine göre ise böyle birinin, namazın rükû ve secdelerini yapmaya güç yetirdiği sürece başkalarına imamlık yapması da caizdir. Aksi halde sadece kendi gibi namazı îma ile kılanlara imamlık yapabilir.
[1] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekâr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî (Karaçi,: el-Büşra, 2021), 1/254.
[2] Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (Beyrut: er-Risâletü’l-Âlemiyye, 1432), Taksiru’s-Salat, 19. Hadis no: 1117 ” صَلِّ قَائِمًا ، فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَقَاعِدًا ، فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَعَلَى جَنْبٍ “
[3] Ebû Muhammed Bedrüddîn Mahmûd b. Ahmed b. Mûsâ b. Ahmed el-Aynî, el-Binâye fî şerḥi’l-Hidâye (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2000), 2/636. İmada başın secde halinde rükûya nispetle daha fazla eğilmesi gerekir. Bkz. Ekmelüddîn Muhammed b. Mahmûd b. Ahmed el-Bâbertî er-Rûmî el-Mısrî Bâbertî, el-İnâye (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2007), 1/407.
[4] el-Aynî, el-Binâye fî şerḥi’l-Hidâye, 2/363. İmam Züfer bu şekilde kılınacak bir namazın caiz olduğu görüşündedir. Bkz.el-Aynî, el-Binâye fî şerḥi’l-Hidâye, 2/363.
[5] Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, el-Bahrü’r-Râik Şerhu Kenzi’d-deḳā’iḳ (Lübnan: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2013).1/639
[6] Bâbertî, el-İnâye, 300.
[7] el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî. 1/203
[8] Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkī İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr (Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, 2015), 2/406.
[9] Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (Beyrut: er-Risâletü’l-Âlemiyye, 1432),Hadis no: 713 Ezan, 68. “فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى جَلَسَ عَنْ يَسَارِ أَبِى بَكْرٍ، فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ يُصَلِّى قَائِمًا، وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى قَاعِدًا، يَقْتَدِى أَبُو بَكْرٍ بِصَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَالنَّاسُ مُقْتَدُونَ بِصَلاَةِ أَبِى بَكْرٍ رضى الله عنه”
[10] Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, el-Bahrü’r-Râik Şerhu Kenzi’d-deḳā’iḳ (Lübnan: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2013), 1/637.
[11] Bkz.Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhay b. Muhammed Abdilhalîm b. Muhammed Emînillâh es-Sihâlevî el-Leknevî, et-Taʿlîḳu’l-mümecced ʿalâ Muvaṭṭaʾi’l-İmâm Muḥammed (Karaçi: el-Büşra, 2020), 130.
[12] el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî, 1/203.
[13] Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Habîb el-Basrî el-Mâverdî, el-Ḥâvi’l-kebîr (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 2009), 2/306.
[14] Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî, el-Mecmû’ Şerhu’l-Mühezzeb (Beyrut: el-Mektebetü’l-Asriyye, 2014), 3/435.