Soru: Koca, hanımının mehrini zorla alıp kullanabilir mi?
FETVA
Nikah akdi sebebiyle kocanın, eşine vermekle yükümlü olduğu mala mehir denir.[1] Ayetlerde kocanın eşine mehir vermesinin gerekliliğinin ifade edilmesinden[2] hareketle fukaha, mehirsiz bir nikahın kıyılmasının mümkün olmadığını ifade etmektedir.[3] Nikah akdinde mehrin unutulması durumunda kadına mehri misil gerekir.
Kadın, ayni ya da nakdi olarak kocasından teslim aldığı mehrinde tıpkı diğer mallarında olduğu gibi dilediği tasarruf hakkına sahiptir.[4] Kadın mehrindeki tasarrufunu kocasına hibe etme yönünde de kullanabilir.[5] Zira Allah Teâla, “Eğer onun bir kısmını size gönül rızasıyla verirlerse onu da âfiyetle yiyin.”[6] buyurarak bunun caiz olduğunu beyan etmektedir.
”Hiç kimse bir başkasının malında izinsiz tasarrufta bulunamaz”[7] kaidesinden hareketle kişi, hanımı da dahil olmak üzere başkasına ait bir malı sahibinden izinsiz kullanamaz. Nitekim İslam hukukundaki mülkiyet esası ihlal edilerek mehrin kadından zorla alınması durumunda yapılması gereken; kullanılmadıysa mehrin iade edilmesi, harcanması halinde ise tazmin edilmesidir. Zira mehir olarak tayin edilen meblağ, kadın tarafından kabzedilmekle kocanın malı olmaktan çıkıp kadının mülkiyetine intikal etmiştir. Allah Teâlâ, “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin.”[8] buyurarak Müslümanlara (karısından mehrini zorla alan kocanın yaptığı gibi) mal edinme noktasında meşru olmayan yöntemleri kullanmayı yasaklamıştır.
[1] Muhammed Muhyiddîn b. Abdilhamîd, el-Aḥvâlü’ş-şaḫṣiyye fi’ş-şerîʿati’l-İslâmiyye (İstanbul: Mektebetü’l-İrşad, 2021), 143.
[2] Nisâ, 4/4 وَاٰتُوا النِّسَٓاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةًؕ ” Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin.” اُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَٓاءَ ذٰلِكُمْ اَنْ تَبْتَغُوا بِاَمْوَالِكُمْ مُحْصِن۪ينَ غَيْرَ مُسَافِح۪ينَۜ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِه۪ مِنْهُنَّ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ فَر۪يضَةًۜ Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin.
[3] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî (Karaçi,: el-Büşra, 2021), 2/37.
[4] Küçük Ali Haydar Efendi, Dürerü’l-hükkâm şerhu Mecelleti’l-ahkâm (Beyrut: Daru’l Cil, 1991), 3/201.
[5] Radıyyüddîn Ebû Bekr b. Alî b. Muhammed el-Haddâd, el-Cevheretü’n-neyyire (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 1971), 2/2/131.
[6] Nisa, 4/4. فَإِن طِبۡنَ لَكُمۡ عَن شَیۡءࣲ مِّنۡهُ نَفۡسࣰا فَكُلُوهُ هَنِیۤـࣰٔا مَّرِیۤـࣰٔا
[7]Ahmed b. Muhammed b. Osmân ez-Zerkā el-Halebî Ahmed ez-Zerkā, Şerḥu’l-ḳavâʿidi’l-fıḳhiyye (Dimeşk: Daru’l-Kalem, 1989), 461. ” لَا يجوز لأحد أَن يتَصَرَّف فِي ملك الْغَيْر بِلَا إِذْنه “
[8] Nisâ, 4/29 “يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ“