Search
Close this search box.

ORUÇ TUTMAMAYI VEYA ORUCU BOZMAYI MÜBAH KILAN HALLER NELERDİR?

Yatay Ramazan Afişleri, Ramazan Orucu, Müslüman, Oruç Tutmak Resmi Arka  Plan Ücretsiz İndir    

        Soru: Oruç tutmamayı veya orucu bozmayı mübah kılan haller nelerdir?

            FETVA

            Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruçta da asıl olan kişinin başlamış olduğu ibadeti tamamlamasıdır. Ancak bir takım ârizî durumlarda kişi ibadeti bozabilir. Bu bağlamda bir Müslüman aşağıdaki hallerde Ramazan orucunu tutmama veya bozup sonrasında güne gün kaza etme ruhsatına sahiptir.

  1. Yolculuk

            Her ne kadar kişiye meşakkat vermediği sürece oruç tutması daha faziletli olsa da[1] Ramazan ayı içinde seferi mesafeye yolculuk (90 km.) yapan kimse müsafir/yolcu olduğu sürece oruç tutmayabilir.[2] Zikredilen ruhsat imsak vaktine seferi olarak giren kimse içindir. Zira kişi mukim olarak sabahlayıp oruca niyet ederse, sonrasında sefere çıkacak olsa dahi orucunu bozması caiz değildir.[3] Bununla birlikte şayet sefere çıktıktan sonra orucunu bozarsa ona kefaret değil kaza gerekir.[4]

  1. Hastalık

            Hanefilere göre orucu tamamlamadan sonlandırmaya ruhsat tanıyan hastalık, hastalığın artmasına veya uzamasına sebebiyet verendir.[5] Bunun tespiti ise hastalığın artacağına delalet eden bir emareyle, tecrübe yoluyla ya da tıp sahasında uzman bir doktorun beyanı ile olur.[6] Bu alanda uzman olmayan kimsenin sözüne ise itibar edilmez.[7] Ayrıca bu mesele özelinde doktorun Müslüman olması ve açıktan günah işlemeyen biri olmamaması şartı aranır.[8] Zira kafir bir doktor İslami hassasiyetinin olmayışı sebebiyle oruca mani olmayan hastalığı da özürden sayabilir.[9]

  1. İkrah

            Kişi ölüm, uzvun sakat bırakılması, şiddetli dayak ve benzeri mülcî tehditler karşısında orucunu bozup sonra kaza edebilir. Bununla birlikte orucunu bozmayıp sabrederse ecir kazanır.[10]

  1. Hamilelik ve Süt Emzirme

            Oruç tutması halinde kendilerinin ya da çocuklarının sağlıklarına zarar gelmesinden korkan gebe veya süt emziren kadınlar da oruç tutmayıp Ramazan’dan sonra gününe gün kaza edebilir.[11] Zikredilen iki sınıf oruca niyet ettikleri gün içinde aynı gerekçeyle oruçlarını bozarlarsa üzerlerine kefaret değil kaza orucu gerekir.[12] Sütanne için de aynı hüküm geçerlidir.[13]

  1. Açlık ve Susuzluk

            Oruç tutan kimsenin hastalığa veya ölüme götürecek şekilde şiddetli açlık veya susuzluk çekmesi de oruç bozmayı mübah kılan hallerdendir.[14] Kişinin kendisini kasıtlı olarak yorması neticesinde acıkması veya susaması halinde ise orucunu bozması caiz değildir. Bu durumda orucunu bozarsa kefaret orucu tutması gerekir.[15]

  1. Yaşlılık

Oruç tutmaya güç yetiremeyen yaşlı kimse de oruç tutmayıp, tutamadığı her gün adına bir fakire fidye vermelidir.[16] Zira Allah ﷻ “Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun günlük yiyeceği kadar fidye yeterlidir.”[17] buyurmaktadır.[18]

[1] Ebû Muhammed Fahruddîn Osmân b. Alî b. Mihcen b. Yûnus es-Sûfî el-Bâriî ez-Zeylaî, Tebyînü’l-ḥaḳāʾiḳ (Kahire: Matba’âtü’l-Kübrâ’l- Emîriyye, 1313), 1/333.

[2] Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’ fî tertîbi’ş-şerâi’ (Beyrut: Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, 1986), 2/94.

[3] Heyet, el-Fetâva’l-Hindiyye (Daru’l-Fikr, 1310), 1/206.

[4] et-Tahtâvî, Ḥâşiye ʿalâ Merâḳı’l-felâḥ (Beyrut – Lübnan: Dârüʹl-kütübiʹl-’ilmiyye, 1997), 674.

[5] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî (Sind: el-Büşra, 2021), 1/351.

[6] Kemâlüddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî el-İskenderî İbnü’l-Hümâm, Fetḥu’l-ḳadîr li’l-ʿâcizi’l-faḳīr (Beyrut: Dâru’l-Fikr, ts.), 2/351.

[7] et-Tahtâvî, Ḥâşiye ʿalâ Merâḳı’l-felâḥ, 485.

[8] Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik Şerhu Kenzi’d-Dekâik (Dâruʼl-Kütübiʼl-ʻİslami, ts.), 2/303.

[9] Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkī İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr (Beyrut: Darul Fikr, 1992), 2/422.

[10] el-Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’ fî tertîbi’ş-şerâi’, 2/96; İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, 2/421.

[11] Ebû Bekr Şemsü’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, el-Mebsûṭ (Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, 1993), 3/99.

[12] el-Mergīnânî, el-Hidâye şerhu bidâyeti’l-mübtedî, 1/352.

[13] İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr ʿale’d-dürri’l-muḫtâr, 2/422.

[14] Ebü’l-İhlâs Hasen b. Ammâr b. Alî el-Vefâî el-Mısrî eş-Şürünbülâlî, Nûrü’l-îżâḥ ve necâtü’l-ervâḥ (el-Mektebetu’l-Asriyye, 2005), 141.

[15] Damad Efendi, Mecmaʿu’l-enhur fî şerḥi Mülteḳa’l-ebḥur (Daru İhyai Kütübi’l-Arabiyye, ts.), 1/249.

[16] Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî, el-Muḫtaṣar (Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997), 64.

[17] Bakara 2/184.

وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ

[18] Günümüzde fidyenin alt sınırının ne kadar olacağı her yıl Ramazan ayında Diyanet tarafından belirlenmktedir.

PAYLAŞ

Facebook
Twitter
Whatsapp
Telegram