Search
Close this search box.

STOKSUZ SATIŞ (DROPSHIPPING) CAİZ MİDİR?

Dropshipping ve KDV: örnekler, özel düzenlemeler ve istisnalar - hellotax

Soru: Stoksuz satış (dropshipping) caiz midir?

KISA FETVA

Stoksuz satış (Dropshipping) işleminde satıcı, kendi stoğunda bulunmayan bir malı satmaktadır. Bu satış şeklinin meşruiyeti tedarikçi firma ile satıcı arasında bir anlaşmanın varlığına bağlıdır. Tedarikçinin satıcıya stoğunda bulunan ürünleri satması için yetki verdiğine dair yapılan bir anlaşma varsa ikisi arasındaki ilişki ücretli vekalet olacağından böyle bir uygulama caizdir. Buna göre satıcının ürünü müşteriye satarken üzerine koymuş olduğu kâr vekalet ücreti olur. Ancak taraflar arasında böyle bir anlaşma bulunmaması halinde ise satıcı, kendi mülkiyetinde olmayan bir malı satmış olacağından “stoksuz satış” caiz olmaz.

FETVA

            Yeryüzünü imar etmeyi, meşru yoldan rızık kazanmayı emreden Allah Teala faizi haram alışverişi ise helal kılmıştır.[1] Alışverişin esaslarını beyan eden İslam, akit sürecinde ortaya çıkacak muhtemel anlaşmazlıkların önüne geçebilmek için de belli şartlar tayin etmiştir. Bu bağlamda karşılıklı rızanın varlığı, ücretin belli olması, malın miktarının ve özelliklerinin bilinmesi, bayinin malı teslime muktedir olması gibi şartlar bu mana gözetilerek İslam tarafından belirlenmiştir. Ayrıca malın satıcının mülkiyetinde olması ve onun tarafından kabzedilmesi de (teslim alınması) alışverişin caiz olması için gerekli şartlardandır. Günümüzde yaygın olan alışveriş şekillerinden biri olan stoksuz satışta (dropshipping) satıcı kendisinde bulunmayıp tedarikçi firmanın stoğunda mevcut olan malları üzerine kâr ekleyerek müşteriye arz etmekte, sipariş edilmesi halinde ise tedarikçi firma tarafından doğrudan müşteriye gönderilmesini sağlamaktadır. Bu yazıda bir ürünün mülkiyetine sahip olunmadan satışının söz konusu olduğu stoksuz satışın (dropshipping) fıkhî niteliği ve cevaz durumu değerlendirilecektir.

Kişinin Mülkiyetinde Olmayan Malı Satması

            Kişinin mülkiyetinde olmayan bir malı satması caiz değildir. Zira Hakîm b. Hizâm (r.a) Allah Rasûlü’ne ﷺ “Bazı insanlar benden, sahip olmadığım malı onlara satmamı istiyorlar. Onlara satış yapıp daha sonra çarşıdan o malı satın alarak onlara teslim edeyim mi?” diye sorunca Rasûlullah ﷺ, “Yanında olmayan malı satma”[2] buyurmuştur. Fukaha, Allah Rasûlü’nün “لا تبع ما ليس عندك/Yanında olmayan malı satma” ifadesinden kişinin mülkiyetinde olmayan bir malı satmasının caiz olmadığı hükmünü çıkartmıştır.[3] Buna göre kişinin kendine ait olmayan bir malı satması daha sonra ona malik olsa da caiz değildir.[4]

Yalnız Hanefi fukahası, caiz olmamasına rağmen bir şahsın başkasının malında onu satma gibi tasarrufta bulunması (بيع الفضولي/Fuzûlînin satışı) durumunda akdin mal sahibinin onayına bağlı olarak münakid olacağını (mevkuf) söylemektedir. Buna göre, mal sahibi dilerse alışverişi onaylayarak ürünü satıp parayı alır; isterse de akdi iptal eder. Ancak sonradan verilen bu iznin geçerli olabilmesi için ürün mevcut olmalı ve tarafların alışverişe ehliyetli olma halleri devam etmelidir.[5]

İmam Şafiî’den bu noktada iki görüş nakledilmiştir. Kavl-i kadiminde Hanefilere muvafakat eden İmam Şafiî kavl-i cedîdde ise söz konusu akdin batıl olacağını söylemektedir ki mezhebin sahih olan görüşü de budur.[6]

Satıcı Tarafından Henüz Kabzedilmeyen (Teslim Alınmayan) Malın Satışı

Kişinin henüz kabzetmediği malın satışı konusu fukaha arasında tartışmalı meselelerden biridir. İbn Ömer (r.a) bu noktada başından geçen bir olayı şu şekilde aktarmaktadır: “Çarşıdan zeytinyağı satın almıştım. Alışverişi bitirdiğimde bir adam geldi ve güzel bir kâr vererek yağları satın almak istedi. Ben de elini tutup alışverişi onaylamak isterken arkadan birisi kolumu tuttu. Döndüğümde Zeyd b. Sabit’i (r.a) karşımda gördüm ve bana şöyle dedi: ‘Onları devene yüklemedikçe satma. Allah Rasûlü ﷺ tacirlerin, malları develerine yüklemeden aldıkları yerlerde satmalarını yasakladı.’”[7]

İmam Muhammed[8] (r.a) ve İmam Şafiî[9] (r.a) söz konusu hadis-i şerifin umumi yasağından hareketle menkul veya gayr-ı menkul olması fark etmeksizin kişinin satın alıp da henüz kabzetmediği malı satmasını caiz görmemişlerdir.

İmam- Azam Ebu Hanife ile İmam Ebu Yusuf ise, kabz edilmeyen malların satışının yasaklanmasının sebebini malın müşterinin eline geçmeden helâk olması (yok olması/zarar görmesi) suretiyle onun zarara uğraması olarak ifade etmişlerdir. Gayr-ı menkul malların ise helâk olması nadir olduğundan bu tür mallar onlara göre söz konusu yasağın dışındadır.[10]

Buna göre kişinin mülkiyetinde olmayan bir malı satması mutlak olarak caiz değilken, satın alıp da henüz kabzetmediği malları satması hususunda ihtilaf vardır. İmam Ebu Hanife ve İmam Ebu Yusuf gayr-ı menkullerin kabzedilmeden satışına cevaz verirken menkul mallar hususunda İmam Şafiî ve İmam Muhammed ile aynı görüştedirler. Onlar ise menkul olsun ya da olmasın mutlak olarak kabzedilmeyen malın satışını caiz görmemektedirler.

Stoksuz Satış (Dropshipping)

            Stoksuz satış (Dropshipping) sisteminde satıcı, sanal mağazasında kendi stoğunda olmayan ancak tedarikçi firmaların stoğunda bulunan bir ürünü, üzerine kendi kârını ekleyerek satışa sunmaktadır. Müşteri satın alma işlemini gerçekleştirdiğinde dropshipping hizmeti veren mağazalar ürünü doğrudan tedarikçiden müşterinin adresine göndertir.[11] Söz konusu muamelenin cevazına dair değerlendirmede bulunmadan önce tedarikçi firma ile satıcı arasındaki muamelenin fıkhî niteliğine vâkıf olmak gerekir. Tedarikçi ile satıcı arasındaki ilişki muamelenin zahirine bakılarak bey’ (satım akdi) olarak değerlendirildiğinde satıcı henüz sahibi olmadığı malı, başka birine satmaktadır. Buna göre tedarikçi firma ile satıcı arasında herhangi bir sözleşme olmaması halinde böyle bir satışın yapılması caiz değildir. Zira burada satıcının, hem tazmin sorumluluğuna girmeyen malı satması hem de piyasada ürünü bulamaması halinde müşteriyi zarara uğratma ihtimali söz konusudur. Bunu, fuzulinin akdi olarak değerlendirmek de mümkün değildir. Çünkü fuzulî, belli bir şahsın malını ondan izinsiz bir şekilde satmaktadır. Söz konusu uygulamada ise belli bir şahsa ait olan bir mal değil, herhangi birinin mülkiyetindeki bir mal satılmakta daha sonra piyasadan araştırılıp bulunmaktadır.

            Tedarikçi firma ile satıcı arasında ürün temini noktasında bir anlaşma bulunması halinde ise sistemi ücretli vekalet olarak değerlendirmek mümkündür. Zira söz konusu işlemde tedarikçi firma ile satıcı arasında bir anlaşma yapılmakta ve bu anlaşma doğrultusunda satıcı, tedarikçinin deposunda bulunan ürünü satmakta ve onu sattığına dair tedarikçiye haber göndererek ürünün müşteriye transferini sağlamaktadır. Bu noktada adeta tedarikçi, satıcıya kendi deposunda bulunan belli ürünleri satma noktasında vekalet vermiş gibidir. Vekaleti ücretsiz bir şekilde yapmak caiz olduğu gibi ücret karşılığında yapmak da caizdir.[12] Ancak ücretli vekaletin sahih olabilmesi için, akdin konusu bir iş (amel) olmalı veya menfaat olacaksa belli bir süre ile sınırlandırılmalıdır.[13] Zikredilen şartların yerine getirilmesi halinde vekil anlaşmada belirlenen ücreti hak eder. Aksi halde akit fasit olacağından vekil, belirlenen ücreti değil; ecr-i misil hak eder.[14]

NETİCE

Stoksuz satış (Dropshipping) işleminde satıcı, kendi stoğunda bulunmayan bir malı satmaktadır. Bu satış şeklinin meşruiyeti tedarikçi firma ile satıcı arasında bir anlaşmanın varlığına bağlıdır. Tedarikçinin satıcıya stoğunda bulunan ürünleri satması için yetki verdiğine dair yapılan bir anlaşma varsa ikisi arasındaki ilişki ücretli vekalet olacağından böyle bir uygulama caizdir. Buna göre satıcının ürünü müşteriye satarken üzerine koymuş olduğu kâr vekalet ücreti olur. Ancak taraflar arasında böyle bir anlaşma bulunmaması halinde ise satıcı, kendi mülkiyetinde olmayan bir malı satmış olacağından “stoksuz satış” caiz olmaz.

[1] Bakara, 2/275. وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلۡبَیۡعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰا۟

[2] Bkz. Tirmizi, Buyû’, 19 (Hadis No: 1232). عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ قَالَ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَأْتِينِى الرَّجُلُ يَسْأَلُنِى مِنَ الْبَيْعِ مَا لَيْسَ عِنْدِى أَبْتَاعُ لَهُ مِنَ السُّوقِ ثُمَّ أَبِيعُهُ ؟ قَالَ « لاَ تَبِعْ مَا لَيْسَ عِنْدَكَ »

[3] Bkz. Alî er-Rabbânî, Câmiu’t-Tirmizî ve’l-Mezhebu’l-Hanefî (Karaçi: Mektebetu Rabbâniyye, 2020), 4/569.

[4] Bkz. Fahruddîn Osman b. Ali ez-Zeyla’î, Tebyînu’l-Hakâik Şerhu Kenzi’d-Dakâik (Mısır: Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, 1897), 4/25.

[5] Burhanuddîn el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî (Karaçî: Mektebtu’l-Büşrâ, 2021), 3/130-131.

[6] Ebu Zekeriyya Muhyiddîn b. Şeref en-Nevevî, el-Mecmû’ Şerhu’l-Mühezzeb (Kahire: İdâratu’-Tibâati’l-Münîriyye, 1928), 9/259.

[7] Ebu Davud, Büyu’ (İcare), 65 (Hadis No: 3499). عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ

“ابْتَعْتُ زَيْتًا فِى السُّوقِ فَلَمَّا اسْتَوْجَبْتُهُ لِنَفْسِى لَقِيَنِى رَجُلٌ فَأَعْطَانِى بِهِ رِبْحًا حَسَنًا فَأَرَدْتُ أَنْ أَضْرِبَ عَلَى يَدِهِ فَأَخَذَ رَجُلٌ مِنْ خَلْفِى بِذِرَاعِى فَالْتَفَتُّ فَإِذَا زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ فَقَالَ لاَ تَبِعْهُ حَيْثُ ابْتَعْتَهُ حَتَّى تَحُوزَهُ إِلَى رَحْلِكَ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَهَى أَنْ تُبَاعَ السِّلَعُ حَيْثُ تُبْتَاعُ حَتَّى يَحُوزَهَا التُّجَّارُ إِلَى رِحَالِهِمْ.”

[8] el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, 3/111.

[9] Kâsım Abdulkerîm b. Muhammed b. Abdilkerîm el-Kazvînî er-Râfiî, Fethu’l-Azîz bi Şerhi’l-Vecîz(eş-Şerhu’l-Kebîr) (Dâru’l-Fikr, ts.), 8/414.

[10] el-Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti’l-Mübtedî, 3/111.

[11] Bkz. Cemil Liv, “Stoksuz E-Satış (Dropshipping) Modelinin İslam Hukuku Açısından Tahlili”, Hitit İlahiyat Dergisi 22/2 (Aralık 2023), 573.

[12] Bkz. Muhammed Emin İbn Abidin, el-’Ukûdud’d-dürriyye fî tenkîhi’l-Fetâvâ’l-Hâmidiyye (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2008), 1/618.

[13] Muhammed Hâlid el-Atâsî, Şerhu’l-Mecelle (Mektebetu Reşîdiye, ts.), 4/445.

[14] Hocaeminefendizâde Ali Haydar Efendi, Dürerü’l-Hükkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2010), 3/523.

PAYLAŞ

Facebook
Twitter
Whatsapp
Telegram